Gökbilimciler ve Indiana Jones gibi arkeologlar, geçmişteki olayları anlamak için ipuçları aradıklarından, her iki grubun da birçok ortak noktası vardır. Fosiller ve kalıntılar bulmak için arkeologların yeraltını kazmaları gerekirken, gökbilimcilerin geceleyin gökyüzü gözlemi yapmaları gerekiyor. Çünkü biz gece gökyüzündeki cisimlere baktığımız zaman, onların saçtıkları ışıklarının, uzaydaki uzun yolculuklarına çıkmadan önceki halini görüyoruz.
Bu demektir ki, evrenin her anı tarihin bir anlık görünümünü sergilemektedir. Örneğin, bu yeni görüntüyü ele alalım. Görünürde gökada gruplarının çarpışması sonrasında oluşan bir gökada kümesi var. Çarpışmanın ardından, gökada kümeleri bir araya gelerek günümüzde tanımladığımız Misket Bilyesi Kümesi’ni oluşturur. Görüntüde, gökbilimciler bulunan farklı türdeki maddelerin yerlerini göstermek için bazı kısımları mavi ve pembe renklerle belirtmişler.
Bu gökbilimcilerin tespit ettiği ilk gökada çarpışması değil. Ancak gökbilimciler sadece çarpışma sonrası oluşan, yaklaşık 200 milyon yıllık bir anlık görüntüyü görmüş oldular. Ama Misket Bilyesi Kümesi’nin bu yeni görüntüsü çarpışmadan yaklaşık 700 milyon yıl sonra çekilmiştir.
Bu tür büyük çarpışmalar gökbilimcilere, benzer dev çarpışmaların uzun vadeli etkileri hakkında önemli ipuçları vermektedir. Örneğin, gökbilimciler hala gökada kümelerinin çarpışmaları halinde yeni yıldızların oluşumlarına yardım mı etmiş yoksa önlemiş mi olduklarını ya da etkilerinin çok az mı olduğunu bilmiyorlar.
İlginç gerçek: Dünya üzerinde bulunan en eski fosiller 3.4 milyar yaşındadır. Ama Misket Bilyesi Kümesi’nden gelen ışığın bize ulaşması için 5.1 milyar yıl geçmesi gerekiyordu!